Kendi memleketinde yuhalanmak sanırım bir siyasetçi için çok zor bir vaka’dır.
Düşünsenize, kendi doğduğun topraklarda yuhalanıyorsun. Kendi şehrin sana red veriyor.
İman’da öyle bir şeydir. İmanlı olmasan öldüğünüzde toprak sizi kabul etmeyecektir. Toprağın azabı başka, kabir azabı başka, Araf azabı başka, cehennem azabı başkadır.
Umarım Bülent Arınç dünya da yediği yuh’u, diğer ölüm sonrası süreçlerde topraktan, kabir’den, Araf’tan ve Cehennem’den yemez. Allah taksiratını affeder umarım.
Gerçii Yüce Allah her haltı, her günahı yesenizde size af kapısını açık bırakmıştır. Sadece bir kapıyı açmam demiştir. O da KUL HAKKI ile gelmeyin dediği kapıdır.
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan Manisa’da toplu açılış töreninde halkla buluştu. Bülent Arınç’ta oradaydı. Kendi şehrinde, kendi hemşerilerinin karşısındaydı.
Erdoğan’dan önce sahneye çıktı ve mikrofonu eline alarak hemşerilerine seslendi. Onlara dedi ki Erdoğan ve Ak Parti hükümeti süperdir. Harikadır. Yine seçim olursa onlara sahip çıkın ve oyunuzu onlara verin. ( tam bu noktada sesli güldüm ) garibim Erdoğan Bülent Arınç’ın himayesine ve referansına kalmış sanki.. La havle… enterasan bir adamdır Bülent Arınç ve hatta hiç güvenmediğim ve haz duymadığım ender siyasetçilerin başlarında gelmektedir.
Sözüne güvenirlilik ve ipiyle kuyuya inilmemesi gereken bir ön yargım vardır her zaman ona karşı. Fazla kurt zekası taşıyan, demogoji ve ajitasyon üstadlığı konusunda ihtisaslı, her dönemin adamı olmayı başarmış ve her ne hikmetse Erdoğan tarafından bir türlü tam olarak tırpanlanamamış bir siyaset aktörü.
Zaman zaman Ak Partiye karşı muhalif çıkışlar yaparak kişisel popüleritesini korumayı başarsa da, toplumsal kabul ve takdir görme hususunda 2 sabıkasından dolayı güven kaybı yaşamış ancak elinde hangi kozlarla yaşadığı muamma olan haliyle halen daha varlık göstermeye devam ediyor.
Nedir o iki olay ?
Birincisi ; Melih Gökçek’in Ankara’yı parsel parsel satıyor diye ortaya çıkıp sopa göstermesi ve hangi parselleri kim kime peşkeş çekmişliği konusunda kıvırarak açıklamalara karşı zamanı gelince ibaresi kullanıp susması… eee burada kul hakkı yok mu ? Madem Gökçek Halkın hakkını, vatanın emanetini parsel parsel satmış ve sen bunları biliyorsun ve susuyorsun. KUL HAKKI değil mi ? ALLAH sana KUL HAKKIYLA GELME demedi mi ? diye sorarlar adama…
İkincisi ; Kozmik oda operasyonu ve ARINÇ’a süikast olayı. Bu olayın tasarlayıcısı, uygulayıcısı, faili kim halen muamma. Ama net olan bir şey var. Türk Silahlı Kuvvetlerinin iki şerefli subayı sırf siyaseten Bülent Arınç nemalanacak diye per perişan oldular. Kurumsal hasarın dışında KUL HAKKININ ÇATIR ÇATIR YENİLEREK GÖBEĞE İNDİRİLMESİ olayı var. Hani ALLAH dediydi ya bana KUL HAKKIYLA GELME diye.
İslami siyaset kanalının geleneksel yapısı içerisinde bulunan liderlerin hiç biri Bülent Arınç’a tam olarak güvenemedi ve aslında ondan hiç haz duymadılar. Ancak ne hikmetse hepsi onunla birlikte yürümek zorunda kaldı ve kalıyor. Ne Rahmetli Erbakan, Ne Abdullah Gül, Ne Recep Tayyp Erdoğan.
Fethullah Gülen’e özlem duyduğu açıklamaları, PKK’ya sempati mesajları, Derin Devlet olgusuna kalkan mesajları, Oğlunu son seçimlerde Milletvekili yaparak korunma çabaları ve daha onlarca senaryo yönetmenliği içerek konuların hepsi Türkiye’nin karanlık ama aydınlatılmaya muhtaç konularıdır.
Manisa Bülent Arınç’a aslında haddini ve yerini gösterdi. Umarım Erdoğan bu tabloyu okur.
Murat Çuhadar
Türkiye’nin Yaşam Koçu