KOCA ÇINAR’DAN BAYRAM DERSİ

Hacı Mustafa Çakmak, Türkiye’nin önemli iş adamlarından biri. Ancak onu asıl önemli kılan ülkedeki sosyo ekonomik konumu değil sadece. Ekonomik gücüyle kanaat önderi kimliği kazanmış biri değil. 72 yıllık yaşantısına sığdırdığı her an’ı ders dolu ve ibretlik yaşam öyküsünü topluma miras olarak bırakma çabasında olan bir koca çınar.

Nereli diye sormamanız gereken ender kişilerden biri, çünkü o hayatın mana kattığı her yerden biri. Hayatı nefsini ve kibirleri katletme çabasıyla geçmiş, sağladığı istihdam kuruluşlarında bu güne kadar binlerce insana hamilik vesilesi yapmış, toplumumuzda ahlak ve manevi değerler noktasında yüksek takdir görmeyi başarmış özel bir yürektir Hacı Mustafa Çakmak.

Onu yazarken bile AMCA demekten çekiniyorum, çünkü o yaşamda şems arayan harika bir derviştir. Sabah saatleriydi ve rahatsızlığımdan ötürü Mardin’de tedavimi aldıktan sonra bayram tatilini de geçirmek ve birazda dinlenmek için Gaziantep’e geldim. Yıllardır hayatımda önemli bir ağabeylik kimliği olan, vefa, dostluk, emek ve inanç konusunda terbiye olmamı sağlayan Haydar abiyle buluştum.

Haydar abi Hacı Mustafa’nın Irak’taki şirketinin başında olan oğlu, o da Bayram tatili için Antep’e gelmiş ve birlikte fabrikaya Mustafa amcayı 5 dakikalığına ziyarete gittik. Ama ne 5 dakikaydı, 2 saate yakın oturduk ve zaman dursun istedim.

Kendinden emin oturuşu, insan ruhuna şifa veren sohbeti, konuştuğu her cümlede edep, ahlak, tevazu ve hayat eğitimi olan kelime dizinleri beni adeta terapi olmuşa dönüştürdü.

Hayatımın son 20 yılını kibir sultanları ile geçirmiş biri olarak, Mustafa amca gibi hayat öğretmenlerini gördüğümde zaman dursun istiyorum. Yaşama Dokunuşun her alanında, ekonomide, eğitimde ve yaşamsal unsurların neredeyse tamamında profesör olmuş yönüyle bile gösterdiği mütevazilik, samimiyet, ahlak ve iletişim gücündeki muhteşemlikle sizi adeta kendi içinizde kendinizi sorgulamaya iten sihirli bir gücü var.

Espiriyi zeka ile kullanan, karşısındaki insanın anında seceresini ortaya dökecek tecrübesiyle ona hayran kalmamak mümkün değil.

Bu güç ve olanağın çeyreği bile başkasında olsa eminim hemen firavun oluverirler, ama o firavunun Musa’sı olmayı başarmış ve iyi ki varsın diyeceğimiz ender büyüklerimizdendir.

Daha sonraları yazacağım bir çok konu konuştuk ve en beni etkileyen konulardan birisi de maneviyatın korunmasına yönelik olandı. Hediyeleşin dedi. Hediyeleşmeyi ihmal etmeyin dedi. Peygamberimizin emridir ve uyun dedi. Hediye sizin birbirinizin kalbine buğz edişinizi engeller dedi.

Daha sonra 40 yıl sonra ilk defa aldığım bayram harçlığını sembolik bir rakamla verdi. 10 Tl … oysa benim istediğim 1 Tl idi. Ama o istemeyi bilirsen bende bire 10 vermeyi bilirim demenin başka bir mesajını verdi.

Mustafa amca’dan aldığım bayram harçlığını hemen bir fotoğrafçıya götürüp, kendisiyle çektiğim resimle birlikte çerçevelettirdim ve evin salonuna asmak üzere valizime koydum. Bundan sonra Mustafa amca evimin salonunda ve kalbimde aile büyüğüm olarak yerini alacak.

 

Mustafa amca bana değer verdi. Oturdu saatlerce sohbet etti.

Mustafa amca bana yeni bir şey daha hatırlattı. TEVAZU …

Mustafa amca bana Peygamber sünnetini ve emrini tebliğ etti

Mustafa amca bana daha sonraki yazılarımda anlatacağım bir sohbette bir üniversite daha bitirtti.

Bayramın, maneviyatın, değerlerimizin, dostluğun ve kısacası yaşamanın anlamının para da değil, ahlakta olduğunu bir kez daha öğretti.

Makamların boşluğunu, yalanın ve haramın ateşliğini haykırarak anlattı.

Benle konuşurken aynı anda haber takip edip, insanın insana zulmune VAH demeyi öğretti

Dedim ya, bir sohbet, bir kitap doğurdu ve ben Mustafa Çakmak’ın kitabını gelecek kuşaklara yazacağım. Tüm muhteşem yüreğiyle hemde.

İyi ki varsın Mustafa amca. Sağlıkla yaşa, sevgiyle kal koca çınar.

 

Murat Çuhadar

Türkiye’nin Yaşam Koçu

Bir cevap yazın