NUSAYBİN DEVLET HASTANESİ BİLMECESİ

MARDİN VALİSİ VE İL SAĞLIK MÜDÜRÜNE 2 SORU

NUSAYBİN DEVLET HASTANESİ BİLMECESİ

Başlığa kasıtlı olarak BİLMECE yazdım. Bilemedim çünkü… iyisi mi ben yazayım ve bilen varsa bana da anlatsın. Yurdumun dört bir yanını defalarca turladım farklı proje ve çalışmalardan ötürü ama ilk kez Nusaybin’de yaşadım sağlık alanının en zirve şükran ve minnet duygusunu. Sınıra sıfır noktadayım, birkaç yüz metre sonrasında Suriye var ve iki ülkenin sabah akşam selamlaşma seronomisi içerisinde enteresan güzellikte bir duyguyla geziyorum. Susuzluktan kurumuş buğday tarlasına nazır bir bina var ve tabelasında NUSAYBİN DEVLET HASTANESİ yazıyor. Bilirsiniz hastanelerin duvarı da, ismi de soğuktur, ürperticidir. Bazen en sevdiklerimizi yitiririz, bazen de en sevdiklerimizi karşılarız bu mekanda. Morg ve Doğumhane’nin aynı alanda olduğu bir dünya gerçeğinin şekle gelmiş halidir aslında. Neyse … Heybetli ve yeni bir bina, düzen ve disiplinli bir yapı. Temiz ve ferah bir alan. Üstelik bahçesi yemyeşil. Ama durun, asıl içeride neler var bir dinleyin. Hatta gelin görün. Hasta olarak değil, insan olarak herkese yer var burada. İnsan sağlığının yanı sıra insani değerlerin şifa bulduğu dergaha yani NUSAYBİN DEVLET HASTANESİNE HOŞGELDİNİZ… Hemen girişte sizi kocaman bankolar ve orada size tebessümle selam veren, hatta daha ilgincini söyleyeyim selam vermekle kalmayıp, hal hatır soran personelle karşılaşırsınız. Hastaysanız eğer kendi ağrınızı direk karşınızdaki personelin yüzünde görürsünüz, çünkü burada acılar ve ağrılar paylaşılır ve aslında ilk tedaviniz tamamlanır. Acil ya da diğer polikliniklere doğru ilerlediğinizde alışılagelmiş hengame, kargaşa, gürültü patırtı gibi ya da kuyruk bekleme, can çekişme gibi insani değerlere aykırılığı görmeniz mümkün değildir. Sanki bir AVM gezinti alanı gibi düzenli, temiz ve saygılı bir güven alanındasınız. Kelebek edasıyla koşturan hemşireler, hastasına hizmeti sabır ve empati ile veren doktorlar, önce insan felsefesi ile hastalara yaklaşan diğer personel gruplarını görünce sınırların ötesindemiyim acaba diye düşünmemek mümkün değil. Öyle günlerce haftalarca MR ya da Tomografi beklemek bu hastanede tarihe gömülmesi çoktan hallolmuş. Makamların sadece insana hizmet aracı olduğunu bilen bir Başhekim yönetiyor burayı adı M.Emin Ay, Odası ve kalbi her insana açık bir hekim. Kibir otoritesi kullanmayan ve Ego sorunu yaşamadan yöneticilik yapan harika bir isim. Peki ya Yardımcısı Zinar hoca’ya ne demeli. Adam genç, vizyoner, sempatik, okumakla kalmamış bir de kendini geliştirmiş entelektüel ve tam bir Mezopotamya evladı. Az ilerlediğiniz zaman ODASINDAN ENERJİ TABAKASININ ZİRVE SESLERİ ÇIKAN, YÜREĞİ İNSAN KOKAN, SESİ ŞİFA VEREN BİR Hastane Müdürü ile karşılaşırsınız. Onun da adı Selahattin Demir ( Her eve lazım ) gönül kırmanın cehenneme yakıt olduğunu düşünen bu güzel yürekli adam henüz göreve başlayalı yıl bile olmadı , sağlık emekçisi ve kökten gelen bir donanımla oturdu müdürlük koltuğuna. Telaşı sadece insana dairdir. Personeline karşı kullandığı üslup, halka gösterdiği sempati, işine hakimiyeti ile gönülleri ferahlatan bir kurum bürokratı. Hastane değil sanki bir dergah terapisi aldığım duygusuna kapıldım. Bedenimden önce ruhum şifalandı burada. Bitmedi daha yeni başlıyoruz. Karşı koridora geçince Dahiliye Polikliniği var ve odasına doğru motorcu montu, kask’ı , top sakalı, kendinden emin yürüyüşü ile bir hekim ilerliyor. Sordum kim bu ? dedilerki Dr. Ruken Yılmaz. Batman’dan gelmiş bu arkadaş. Daha konuşmaya başladığınız anda sizi sosyal iletişim gücünün esrarı altına alan müthiş bir dil kullanımı var. Aynı anda mesleki sorumluluğu inanılmaz empati ile donatmış, halden anlayan, zorluk bilen ve insan oğlu insan evladı. Hastalarına karşı sabırlı dinleyiciliği, inatlı iyileştirme gücü ve insana huzur veren anlatısıyla yazdığı reçeteden daha etkili bir ilaç haline dönüşüyor hasta hayatında. Burada sadece yazdığım isimler değil, istisnasız bu hastanenin her biriminde ve her mevkisinde görev yapan herkes böyle. Şoklanmamak, tuhaf karşılamamak elde değil. Ne yalan söyliim, özel hastane olsa bir nebze tamam da, ama devlet hastanelerinde çok görmediğimiz tablolar bunlar… Acele etmeyin yahu , daha bitmedi … dedim ya yeni başlıyorum anlatmaya ve gördüğümü herkese iletmeye … yazımın başından beri sakinlik ve sükunet anlatımları hakimdi ama şimdi hazır olun deli dolular geliyor … sadece diplomalı okulları değil, hayat okulunuda okumuş bir isim çıkıyor karşınıza, adı Faysal Yakıcı, hastanenin süpervizör’lerinden , ona nasıl bir lakap takılmalı bilmiyorum ama fırtına gibi, aslan gibi, devleti milleti hakkı hukuku gözeten yiğit biride diyebilirsiniz. Dost deyin mesela ya da kardeş deyin ama gidin mutlaka tanıyın onu. Az öteye doğru yürüdüğünüzde bir deli dolu yürek daha karşılıyor tüm sempatisiyle sizi, o da tıpkı faysal gibi süpervizör. Evde Bakım hizmetlerinde insana koşan bir güzel adam, adı Rezan Koç, tam bir sanat aşığı, müzisyen, bestekar, ses sanatçısı, evlatlarına sanat aşılayan ve hayatı sevgi odaklı yaşayan bir Mezopotamya sesi. İnanamazsınız eserlerini dinlediğinizde, sadece meslekte değil, insanlıkta da başarı yakalamış harika bir dost. Adam kendi, çapında hastane çalışanlarından koro bile kurmuş ve kim bilir belki bir gün Nusaybin Meydanında tüm ülke dinler onlar ve belki birileri der ki gel Rezan akademiyi Nusaybin’de kuralım ve Mezopotamya’dan Dünya’ya seslenelim tüm Nusaybinli gençlerle. Bellimi olur ? yetenekler fabrikası gibi bir hastane burası. Kurban olduğum bu sağlık çalışanlarının her biri ayrı bir yetenek daha taşımayı başarmışlar. Düşünsenize hemşire Kadriye mezopotamya’da yan fülüt çalıyor … gerisini siz düşünün. Hemşire Kadriye demişken, diğer hemşirelerden de bahsedeyim topluca. Erkek ve kadın hemşirelerin tamamı maşallah podyumdan çıkmış gibi. Hepsi güzel, hepsi yakışıklı, hepsi bakımlı, hepsi son derce kibar ve donanımlı. Omuzları ve alınları dik yürüyüşleriyle insanı kendilerine hayran bırakıyorlar. Tüm personelin birbiri ile olan diyaloglarını hiç anlatmayayım size, gerçek kardeşlik, hakiki dostluk ortamını kurmayı muhteşem başarmışlar. Otomasyon ne demekse tam bilmiyorum ama oranın sorumlusunun Mesut isminde bir genç olduğunu biliyorum ve biliyorum ki bir gün onu keşfedecekler ve hadi Mesut senin hizmet zamanın geldi diyecekler. Belki bir yerde başkan, kim bilir belki de bir yerde vekil olur ha, kim bilir ? Tıpkı Bu toprakların güzel adamı Uğur Kar gibi. Binadan ayrılıp bahçeye doğru ilerlerken o da ne ??? up uzun saçları, değişik ve inanılmaz sempatik tarzıyla biyokimyacı Mustafa’yı görüyorsunuz, hani faysal’ı sürekli tenis’te yenen adam. Dedim ya bu hastane sahiden rüya gibi bir yer. İlaç kullanmadan iyileştiğiniz bir sağlık dergahı. Bahçeye vardığınızda alın size bir ilginç durum daha … GÜVENLİKÇİLER… Hat höt demeyen, langır lungur konuşmayan, insana hürmeti, saygısı ve edepleriyle işlerini yapan o emekçilerin hepsinin yüreğinden öpüyorum. Olur ya bazen hepimiz görürüz, yolda ulu orta tüküren, saygıyı unutup etrafa çöp atanlar var ama birde onların pislettiği alanları temizleyen o ellerini öptüğüm, kimseye kıyıpta laf söylemeden pislik temizleyerek rızklarını kazanan o temizlikçilerden Rabbim razı olsun. Gelelim yemekhane’ye Orada da Hasan abi var, sanırsın ki CZN BURAK mutfakta. O ve ekip muhteşem yemekleriyle insana hizmet ederken, yemek dağıtan ve ismini bilmediğim o ablanın şefkat sunumuna canım feda… haaa bide dışarıdaki büfeciler var. Paranız olmasa da alış veriş yapabileceğiniz insan evlatlarının yeri orası. NASIL ? ŞAKA GİBİ DEĞİL Mİ ??? Burası Nusaybin Devlet Hastanesi … din dil ırk ayırımı yapmayan şerefli sağlık ordusunun sembol merkezi… Gelelim Sorularımıza … Mardin İl Sağlık Müdürü Dr. Saffet YAVUZ . Bu Kadar Muhteşem bir ekibi nasıl kurdunuz ? Rabbim sizden Razı olsun sevgili Müdürüm. MARDİN VALİSİ SAYIN MAHMUT DEMİRTAŞ : Rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu bu ülkeye bir madalya idi, gidişi acı bıraktı tüm ülkenin yüreğinde. Gelmez sandık bir daha böylesi. Geldin sayın valim. GİTMEYİN EMİ …

Bana Müsade, ben yazdım siz gidin görün ve doğrulayın. Bana müsaade süpervizör İlhan beni bekler. Malum ekmek zeytin bölüşme zamanı …

Murat Çuhadar

Türkiye’nin Yaşam Koçu

 

Bir cevap yazın