EYVAH NE HALE GELDİK … AİLE KAVRAMLARI YERLE BİR…

Seversiniz sevmezsiniz başka. Ama gerçek olan şu ki Türkiye’nin sosyal dokusunu onlar sayesinde izliyoruz. Kimler mi ??? Esra Erol, Müge Anlı, Serap Paköz ve Didem Aslan Yılmaz’dan bahsediyoruz. Televizyonlardaki gündüz kuşağı programlarının rayting rekorlarını onlar kırıyor. Evden kaçanlar, karısı / kocası tarafından öldürülenler, sahte gelinler, DNA raporlarının havada uçuştuğu ve babalık kimliğini yeni öğrenenler, terkedilen bebekler, eziyet gören yaşlılar, tecavüze uğrayan çocuklar, katledilen kadınlar, kayıp insanlar, ensest ilişkiler, arsız ve hırsız insan yoğunlukları… izlemeye kalbimizin dayanamadığı ne varsa artık hayatımızda normalleşti. Dışarı çıkmaya, komşuya selam vermeye, evlenmeye, sevmeye cesaret edemediğimiz psikolojik çember içerisinde sıkıştığımız bir Türkiye tablosu ile her gün yeni bir facia izliyoruz. Kim ne derse desin biz bu programı yapanları Türkiye’nin en etkili sosyal çalışmacısı olarak görmekteyiz. Ancak bu programların toplumsal tedbir boyutu kazanması ise devletin ilgili kurumlarının ileri düzey aktif çalışmaları kollektif yapı içerisinde gerçekleştirmelerinden geçer. Aile ve sosyal politikalar bakanlığımız başta olmak üzere STK ve diğer kurumların çok daha etkin ve nitelikli çalışma yapması ve yasaların ise daha caydırıcı boyut kazanması gerekmektedir. Okullardaki rehberlik servislerinin ileri düzey takviye kazanması ve her öğrenciye düşen psikolojik danışman sayısı ciddi oranda arttırılmalıdır. Bekçi, imam gibi mesleklere verilen atamalar asgariye indirilip psikolojik danışman ve benzer dalların güçlendirilmesi daha ahlaklı, daha gelişkin ve daha nittelikli bir toplumun oluşumuna sebep olacağı kaçınılmazdır. Öğrenci ve aile okullarının kurulması ve güçlendirilmesi gereken bir toplum yapısı içerisinde olduğumuz gerçeğinin göz ardı edilmemesi ve bu konuda sivil toplum hareketlerininde profesyonel desteklerle faaliyet gerçekleştirmesi artık kaçınılmazdır.

Bir cevap yazın